PAYLAŞ

”Bulutlar evrenseldir. Herkes onlarla ilgili olabilir, ancak onları içeriye koyarak bağlamı değiştirirsiniz. Garip ve hatta tehdit edici olabilir. İlahi için değil, aynı zamanda talihsizlik için de ayakta kalabilirler.” Berndnaut Smilde

Teknoloji sanatı

Gelişen teknolojiyle beraber sanatçıların fırça ve boyalarının yerini teknoloji almaya başladı ve fikirlerin daha farklı yollar ile ifade edilmesine olanak sağladı. Teknolojinin sanatla birlikte çalışmaya başlamasıyla, teknoloji de kendi süreçlerini ve biçimlerini anlatarak birbirlerine karşılıklı araç oldular. Teknoloji sanatı 20.yüzyıldan sonra gelişmeye başlayan bir alan. Video, teknolojik cihazlar, icatlar, ışık, makineler teknolojik sanatın malzemeleridir ve sanatçılar da en az bilim insanları kadar bunlar hakkında bilgi sahibidir.

Temelde suyun davranışını incelediğimizde suyun yoğunlaşmasıyla yükselerek bulut oluştuğunu, yoğuşarak da yerde oluşan buluta sis diye tanımlıyoruz. Suyun bu iki davranışı sanat olarak heykel olarak giydiriliyor. Bilimin bilgi birikimi ve teknolojinin imkanlarından faydalanarak etkileyici eserler çıkarılıyor.


Ünlü Japon sanatçı Fujiko Nakaya, Kohein Nawa Aichi ve İstanbulda’da geçmiş yıllarda ağırlanan Berndnaut Smilde bu alanda başarıya ulaşmış sanatçılardır. Onların tabiatmış gibi yaptıkları işler için teknolojik sanat kavramı kullanılıyor. Bu eserlerin kavramsal (conceptual art) ve arazi (land art) sanatlarıyla da yakınlıkları bulunuyor. Kavramsal sanat, alışılageldik sanat eseri biçiminde göstermeyen sanat eserleri için kullanılan bir kavramken, arazi sanatı kavramı ise doğayı ve doğanın imkânlarını kullanarak yapılan işler için geliştirilmiştir. Teknolojik sanat, kostrüktivizm gibi birçok sanat akımına öncülük ediyor.

Bulutların evcilleşmesi 

 

Nimbus,Çukurcuma Hamamı, İstanbul, 2012             Nimbus Karijini at Western Australia

”Bulutlarımın çok fazla doku ile yoğunlaşmasını gerçekten seviyorum.” Berndnaut Smilde Berndnaut Smilde’ın sanatsal bakış açısı genellikle düalite üzerine odaklanır. Evrendeki karşıtlık ve birbirini tamamlayacılık ilkesini benimsemiştir. Oluşturduğu etkideki ikiliği sever. Eserleri enstalasyon, heykel ve fotoğrafçılıkla ilgilidir. Malzemelerin fiziksel olarak ve yeniden nasıl inşa edilebileceğini araştırıyor. Smilde “Nimbus ” adlı devam eden projesi ile bulutların görsel etkilerini araştırıyor.

Nimbus, Powerstation, 2017                       Nimbus, Sankt Peter, 2013

Işık, mekan, atmosfer ve mimari ortamıyla ilgili deneyimini kullanarak gerçekliğin alemleri ile zaman arasında yeni bir an yaratıyor. Bu bulut heykellerini doğanın onları yerleştiremeyeceği yerlere yerleşitiriyor. Her sahne kalıcı olarak daha yoğun hale getiriliyor. Bunu yaparken duman makinesini ve su buharını kullanıyor. Ortamın sıcaklığını, nemini ve ışığını ayarlıyor. Boşluk hava sirkülasyonu olmadan soğuk ve nemli olmalıdır. Bulutları altı metreden daha büyük tutar. Böylece kolay parçalanmazlar. Sanatçı, ideal bulutu yaratmak ve iyi bir çekim yakalamak için 100 bulut oluşturabilir. Smilde’ın bulutları tarihi binalarda ve moda çekimlerinde kullanılmış, modacılara partner olmuştur.

Görünmezi görünür kılmak

Tate Modern, İngiltere

”Ben görünmez bir doğal fenomeni görünür yapıyorum.” Fujiko Nakaya

İlk yapay kar tanesini üretmesiyle meşhur olan Nakaya’nın babası Ukichiro Nakaya, buzul bilimi ve düşük sıcaklık fiziği üzerine çalışmalar yapan bir bilim adamıydı. Çiçeklerini kimyasal olmadan donmaya karşı korumak için araştırma yaparken sis makinesiyle tanışır Fujiko Nakaya ise bu anlamda babasından etkilenir ve yüksek basınçlı bir pompa ve özel olarak geliştirilmiş ince püskürtme nozulları kümesi kullanarak yapay sis üretir. İnce su tanecikleriyle, atmosferle, hava akımları ve zaman ile iş birliği yapar. Böylece kısa ömürlü malzemenin görünmez şiirsel karakterini, görünür hale getirmeyi başarır.

Cam Ev, Philip Johnson, Amerika

Karşıtlığın dengesi

İlk işinde 1970’te Tokyo’daki Expo fuarında Pepsi-Cola pavyonunu tamamen sislerle kaplamıştır. İspanya’daki modern sanatlar Guggenheim müzesi Guggenheim Müzesi ve Paris’teki Grand Palais’te iki kalıcı sis heykeli bulunuyor. Mimar Philip Johnson’un aynı zamanda müze olan Cam Evi’ni sislerle kaplar. Her şeyin görünür oluşunu temsil eden Cam Ev, Nakaya’nın sisi ile kendi benliğinden başka her şeyi kapatarak karşıtlığın dengesini tecrübe ettiriyor.

Guggenheim Müzesi, Frank Gehry, İspanya
En son çalışmaları arasında Tate Modern’in yeni binasında bir sis resmi yer alıyor ve 2019’da Japonya, ABD ve Hollanda’daki projeler üzerinde çalışacak. Dünyanın 80’den fazla yerinde kurulu olan Nakaya’nın sis heykelleri, insanları ve doğayı birbirine bağlamak için bir araç olarak çalışır ve çevresel heykeller sunar. Birçok kamusal alanda enstalasyon ve performatif çalışmalara imza atmıştır.

Bulutların üzerinde ilkel bir gezegendeymiş gibi…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Japon sanatçı Kohein Nawa Aichi ise köpük bulutlar yapıyor. Onun bu kabarcık bulutları deterjan, gliserin ve suyun karışımından oluşuyor. Güçlü bir motor ve mühendislik hesapları ile özenli bir şekilde odanın içine dağıtılıyorlar. Siyah bir odanın içinde sekiz farklı yerden pompalanıyor. Köpük bulutlarının ideal olabilmesi için yer çekimine direnç uygulaması gerekiyor. Nawa Aichi yaptığı birçok deneyden sonra yer çekiminden etkilenmeyecek formüle ulaştı. Köpüklerin topografyası, yerinde duracak kadar sert, ancak kırılganlığı ve inceliğiyle bol miktarda yüzen malzemenin alanını yaratır. Bu köpükler akı içinde hareket eder, şişer ve bazen canlılık kaybeder ve yere yayılır. Siyah bir odanın içinde durmaksızın hareket eden küçük hücreler, hafif sıvı kabarcıkları ziyaretçilerini ilkel bir gezegende yada bulutların üzerinde hissettirmeyi başarıyor.

Yağmuru ıslanmadan hissetmek

Yağmur odası, The Curve Gallery, Londra

Bulutların oluşturduğu diğer etkinin hissiyatını kuvvetlendirmek için yapılmış bu oda The Curve galerisinde bulunuyor. Ziyaretçilerin havadaki nemi hissetmelerini ve su damlaları tarafından dokunulmadan kalırken yağmur sesini duymalarını sağlayan sürekli bir yağmur duşudur. Odanın etrafında kurulu kameralar insan hareketlerini algılar ve sürekli olarak ziyaretçilerden uzaklaşmak için yağmur damlalarına talimatlar gönderir.Yağmur odası, Dezeen’de ortaya çıkan ilk hava durumu ile ilgili sanat kurulumu değil aynı zamanda bir Singapur havaalanında hareketli bir yağmur damlaları bulutu.

Fatma Nur Demirtaş

KAYNAKÇA

https://www.ronchinigallery.com/

https://www.wired.com

https://www.designboom.com/

http://www.gulizarbaki.com

https://www.dezeen.com

 

BİR CEVAP BIRAK

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen isminizi buraya giriniz