PAYLAŞ

Osmanlı donanmasının en başarılı ve güçlü komutanlarından biri olan Kılıç Ali Paşa, İtalyan kökenlidir ve gerçek adı “Giovanni Dionigi Galeni”dir. Gençken esir düştüğü Osmanlı donanmasında önemli savaşlara katılmıştır. Müslüman olduktan sonra Uluç Ali ismini almış, yetenekleri ve becerisiyle kısa sürede yükselip ve pek çok başarılar elde etmiştir. Osmanlı donanmasının en cesur kaptanlarından biridir.

Başarıları sonucunda Sultan II.Selim tarafından Cezayir Beylerbeyi olarak görevlendirilen Uluç Ali, İnebahtı Deniz Savaşı’ndaki başarısı ile Kaptan-ı Derya unvanını kazanmıştır. Bu görev ile birlikte Kılıç Ali Paşa olarak ismi değişen komutan, 16 yıl boyunca devam ettiği görevinde Osmanlı’ya denizcilik alanında büyük zaferler kazandırmıştır. Pek çok kaynakta farklı isimlerle adı geçen Kılıç Ali Paşa, ünlü İspanyol yazar Cervantes’in Don Kişot adlı eserinde de Uchali olarak anılmaktadır.

Kılıç Ali Paşa Cami

Kılıç Ali Paşa Cami, İstanbul Tophane’de, 1580 yıllında Kılıç Ali paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. 16. yüzyılda denizin doldurulması ile oluşturulan zemin üzerine konumlanarak yalı camisi özelliğinde yapılmıştır. Kılıç Ali Paşa Cami 439 yıllık geçmişiyle dünya kültür mirasının en nadide eserlerinden biridir.

Paşanın namını ölümsüzleştirecek bir eser olan külliyenin ortaya çıkışının tuhaf bir öyküsü var. Cami yaptırmak üzere dönemin sultanından yer ve izin talebinde bulunan paşaya sultan cevaben “O, deryaların serdarıdır, muktedirse camini de derya üzerine yapsın! Yoksa O’na karadan bir karış yer vermem!” der. Bu cevapla birlikte Kılıç Ali Paşa, günümüze kadar gelen külliyeyi Mimar Sinan’ın idaresinde deniz üzerinde inşa eder. Yıllarca incelediği Ayasofya’ya benzeyeceğini söylediği, içine Türk mimarisinden öğeler de katarak inşa etmeyi planladığı Kılıç Ali Paşa Cami için Mimar Sinan şöyle der: “Deryalar kudursa ve azgın dalgalar kubbenin tepesinden aşsa, yine bu mabet kıyamete dek Allah’ın izniyle ayakta kalacak!” Yıllar boyu vapur ve bina bacalarından çıkan kara dumanlarla taşının rengi siyaha dönse de, Kılıç Ali Paşa Camii pembe renkli Ayasofya’nın adeta küçük halidir.

Kılıç Ali Paşa Cami’nin Mimarisi

Kılıç Ali Paşa Cami ve Külliyesi’nin geniş bir avlusu var. Avluya dört ayrı kapı ile giriş yapılıyor. Avluda zarif bir kubbe ile örtülü şadırvanı ise dikkatlerden kaçmıyor. Şadırvan dışında ana caddeye bakan avlu duvarında da abdest almak için yer yapılmış. Bunlar günümüze kadar varlığını korumuş. Şadırvanlı avludan demir parmaklıklı iç avluya geçildiğinde biri beş kubbeli ve altı sütunlu, diğeri ahşap, ağaç oyma ve işlemeciliğinin en güzel örnekleri ile bezenmiş saçakla örtülü iki tane son cemaat yeri bulunuyor.

Genel olarak bakıldığında Sinan’ın diğer eserlerine nazaran daha fazla süs içeren caminin son cemaat mahallinde, iç kısmında 16. yüzyılı yansıtan çiçek motifleriyle süslü renkli çiniler dikkat çekiyor. Kılıç Ali Paşa Cami’nde hat sanatı çokça kullanılmış. Cami girişinin büyüleyici bezemesini tamamlayan harika ahşap kapı kanatları, kündekari üzerine fildişi, abanoz ve elma ağacından incecik kakmalarla, kabartmalı nakışlarla ve metal güllelerle işlenmiş. İç kısımda ilk göze çarpan şeylerden biri de lacivert üzerine beyazla çevrelenmiş ve tüm duvarların üst kısımlarını çepeçevre saran nefis çiniler üzerine işlenmiş kuşak yazılarıdır.

Camideki Osmanlı mimarisinin en bariz yansımalarından biri Bursa stilindeki mihrap, dışa çıkıntılı, yarım kubbe ile örtülü, kaide kesimi ile iç yüzü mermer, etrafı ise bütün yüzeyi tamamen çiçekli nefis İznik çinileriyle kaplıdır. Kıble duvarının ana mekâna bakan kısmında üstleri çinilerle kaplı olan tüm kemerli pencerelerde zarif vitraylar kullanılmış. Bundan dolayı da pencerelerden gelen ışığın ahenkli dağılımının oluşturduğu sade görkem, burayı caminin odağı haline getiriyor. Mihrabın sağ tarafında işlemeli mermerden yapılmış ve oldukça yüksek olan minber üzerindeki sivri ve zarif külah caminin iç mekanının ahengine ayrı bir ihtişam katıyor.

Ayasofya’yı hatırlatıyor

Büyük kubbenin 24 penceresi de dahil cami toplam 147 pencereye sahip. Geniş kavisli pencerelerin camları üzerine işlenmiş renkli motif ve desenler güneşin geldiği kısımlarda zemine ulaşırken oluşan renk ahengi ayrı bir görsel zenginlik sağlıyor. Kubbenin iki yanında yarım kubbeler, diğer iki yanında kemerler ve destek duvarları bulunuyor. Cami bu yönüyle Ayasofya’yı bizlere hatırlatıyor. Caminin Ayasofya’ya benzerlik nedeni yazarlara göre Kılıç Ali Paşa’nın geçmişi veya caminin gayrimüslim bir mahallede Galata’nın hemen önünde yarattığı gösterişli görünümüyle ilişkilendirilir.

Ayrıca Kılıç Ali Paşa Külliyesi bünyesinde eski zamanlarda evsizlerin kullandığı atıl durumda bulunan fakat sonra 2017 yılında ödül almış bir restorasyonla yeniden kullanılmaya başlanan bir hamam ve bir medrese bulundurmaktadır. Yanında ihtişamlı bir çeşme de bulunuyor.

BİR CEVAP BIRAK

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen isminizi buraya giriniz