PAYLAŞ

Bir sürü Eyfel Kulesi’ni bir arada düşünün sonra aralarından geçen 4 şeritli bir otoyol hayal edin. Bulutların üzerindeki köprü diyenler de var onun için. Yapıldığı dönemde üzerinden taşıt geçen en yüksek köprü rekorunu kıran bir meydan okumanın ürünüdür Millau Viyadüğü. Evet bunlar Millau Viyadüğü için kurulabilecek cümlelerden sadece birkaçı…

İmkansız gibi görünüyordu…

Fransa’da bulunan Millau Viyadüğü Paris’ten Akdeniz’e oradan da Barselona’ya kadar uzanan otoyolu kesintisiz ve hızlı bir otoyol haline getiren fakat yapımı tamamlanana kadar birçok otorite tarafından imkansız olarak görülen bir mühendislik harikasıdır. Hiç kuşkusuz ki böylesine zor bir mega projeyi hayata geçirebilmek için güvenilir birkaç isme ihtiyaç var. Projenin tasarımcısı olan Michel Virlogeux’un Kuzey Fransa’daki Normandiya Köprüsü’nde dünyadaki en uzun asma kablo teknlojisini kullanarak bıraktığı imzaya bakarak sıradan bir inşaat mühendisi olmadığını ve ne kadar büyük düşünen biri olduğunu görebiliriz. Bir de bu büyük projeye imkansız yapıları tasarlayan ve yapan adam olarak tanınan Mimar Lord Norman Forster’ın da eli değmişse doğal olarak çıta göklere çıkartılmış oluyor. Aslında bu viyadüğün de en önemli yanı da bu, yani mühendislik ve mimarlık arasındaki işbirliğinin muhteşem bir örneği olması. Tarn Nehri’nin yüzlerce metre yukarısında iki plato arasındaki 2,5 kilometrelik mesafeyi en ekonomik ve ‘zarif’ şekilde geçecek olarak tasarlanan Millau Viyadüğü, mühendislikte fonksiyon, estetik ve teknoloji arasındaki ilişkiyi de etkileyici bir biçimde gözler önüne seriyor.

Millau Viyadüğü için kullandığı ‘meydan okuma’ tabiri aslında hiç de mecazi bir tabir değildi. Saatte 130 km’lik hıza ulaşabilen rüzgarın bulunduğu bir vadiye 245 metreye kadar varan dünyanın en yüksek köprü ayaklarını inşa edip üstüne de 36 bin tonluk karayolu ve her biri 700 ton olan 7 çelik direği yerleştirmeniz gerekiyor. Hatta bir de tüm bunları söz verildiği gibi 4 yıldan daha kısa bir sürede tamamlamalısınız. Bir karşılaştırma yapacak olursak Japonya’daki dünyanın en uzun asma köprüsü olan Akashi Kaikyö Köprüsü inşaatı dolu dolu 10 yıl sürmüştü. Ama tüm bu meydan okumaların aksine mühendisinden mimarına, teknisyeninden işçisine kadar binlerce kişilik yapım ekibi inandı, kenetlendi ve Ekim 2001’de yer kırmaya başlanarak mega projenin ilk adımı atıldı.

7 adet köprü

İlk aşama 7 adet köprü payandasının inşa edilmesiydi. Bu da 200 bin tonluk beton ve gerekli olan kuvveti verebilmek için 16 bin tonluk çelik çubuk ihtiyacı anlamına geliyordu. Karmaşık geometrili payandalar birçok handikap doğurmuş olsa da dünyanın en yüksek köprüsünü taşıyacak 7 tane köprü payandası istenilen düzeye ulaştırılmıştı. Ve sırada inşaatın en zor aşaması vardı. Tarn Nehri’nin 270 metre yukarısına 36 bin tonluk ve 2,5 km’lik karayolu geçidi payandaların üstüne yerleştirecekti. Fakat sert rüzgarların hakim olduğu bu vadide oluşabilecek tüm senaryoları düşünmek ve en küçük bir hatanın felaketle sonuçlanabileceğini göz önünde bulundurmak gerekiyordu. Tüm şartlar değerlendirildi ve vadinin iki yakasına karayolu güverteleri kuruldu. Ayaklara da temel olarak kayma mekanizması mantığıyla çalışan güçlü hidrolik su mengeneleri kuruldu. Bu mengeneler sayesinde köprü 2 taraftan da kaydırma yoluyla itilerek tam Tarn Nehri’nin üstünde birleştirilmesi planlandı. Fakat yine bir sorun vardı. Karayolu güvertesi ince olduğundan 2 payanda arasındaki 342 metrelik mesafede rüzgara dayanamaz ve tüm emekleri hüsrana uğratabilirdi.

Dahiyane Çözümler

Çözüm üretmek çok uzun sürmedi ve idare edilebilir 171 metrelik uzunluk için payandaların arasını eşit 2 mesafeye ayıran çelik destek kuleler inşa edildi. Sanırım sadece bu çelik kulelerin bile tek başına bir inşaat harikası olduğunu belirtmeden geçmememiz gerekir. İtme sistemi için tüm gereklilikler yerine getirildikten sonra güverteler vadinin 2 yakasından her 4 dakikada 600 mm ileri itilerek 14 hafta boyunca milim milim birbirine yaklaştırıldı. Heyecanla beklenen son itiş için izin verildiğinde ise sonuç bir mühendislik zaferiydi. Ve vadinin 2 yakasından 2,5 km’lik mesafe boyunca haftalarca itilen güverteler Tarn Nehri’nin metrelerce yukarısında %99,999 başarıyla birleştirildi. Buraya kadar her şey planlandığı gibiydi. Sıra her biri 700 ton ağırlığında ve 87 metre uzunluğundaki 7 çelik direği yerleştirmeye gelmişti. Bu da pek kolay bir iş değildi. Direkleri kaldırmak ve yerleştirebilmek için Eski Mısır’da Obelisk denilen dikilitaşları ayağa kaldırmada kullanılan teknik, kablolarla sağlamlaştırıldı ve hidrolik sistemlerle donatılarak projeye uyarlandı. Yani en önemli mega projelerden olan Millau Viyadüğü 4000 yıllık bir teknikle süslendi ve mühendislik harikalarına bir yenisi daha eklendi. Bütün 7 direğin yerini almasından sonra sıra 154 kablo ağı ile dalgalanan güverteyi dengelemeye gelmişti. Bu halatlar 55 ile 91 arasında değişen çelik tellerden oluşuyor ve en güçlüleri 25 bin tonu taşıyacak güce sahip.

Köprünün Test Edilmesi

Planlandığı gibi kablo halatları gerildikçe dalgalanmalarda yok denilebilecek seviyeye indirgendi. Nihayet son aşamaya gelindi ve asfalt dökülerek mevcut ağırlığa 10 bin tonluk bir ağırlık daha eklendi. Artık dışarıdan baktığımızda köprünün her şeyi tamam diyebilirdik. Fakat son bir aşama kalmıştı. Köprü kullanıma açılmadan önce test edilmesi gerekiyordu. 28 kamyondan oluşan 900 tonluk ağırlık momentin en yüksek olabileceği en kritik noktaya yani tam ortaya getirildi. Mühendisler tarafından ölçümler yapıldı ve sonuç gerçekten muazzamdı. Yaşanılan bütün zorluklara rağmen bu mega proje söz verildiği gibi 3 yıl 2 aylık çok kısa bir zaman diliminde tamamlandı ama asıl sevindirici haber bu değildi. Dünyanın her yerinde inşaatlar sırasında birçok iş kazaları meydana geliyor ve bunlar insan hayatını riske atıyordu. Bu mega projenin yapımında da zamanlama ya da mali hesaptan ziyade daha çok önem verilen konu buydu. Ve projenin sonunda sadece ufak tefek yaralanmaların olması herkesin yüzünü güldüren bir sonuç oldu. Her açıdan mühendislik zaferi olarak sonuçlanan Millau Viyadüğü 14 Aralık 2004’de resmi törenle hizmete açıldı.

Kırılan Dünya Rekorları

Kullanım süresi 120 yıl olarak tasarlanan Millau Viyadüğü’nün kırdığı dünya rekorlarına da bi göz atarsak: P2 ve P3 kolonları yerden 245 metre ve 221 metre yüksekliği ile dünyanın en yüksek taşıyıcı kolonları, P2 kolonu kulesiyle birlikte 343 metre yükseklikte olup dünyanın en yüksek köprü kulesi ve Tarn Nehri’nin 270 metre yüksekliğinde yer alarak dünyanın üzerinden taşıt geçen en yüksek köprüsü rekorlarını da kırmıştır (Yapıldığı dönem için).

Yapımı Eiffage Group tarafından üstlenen Millau Viyadüğü 394 Milyon Euro’ya mal edildi. 2044 yılına kadar Eiffage Group tarafından işletilecek olup, viyadüğün 7£ ile 25 arasında değişen gişelerinden günlük ortalama 10.000- 25.000 arası taşıt geçmektedir. Ne kadar doğru bir yatırım olduğunu ve ne kadar büyük kazançlar getireceğini siz de bir hesaplayın derim…

Burak AVCI

Teknik Boyut Dergisi, 2019

BİR CEVAP BIRAK

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen isminizi buraya giriniz