PAYLAŞ
1.Öncelikle StructPedia ailesini kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Röportajımıza başlamadan önce sizleri tanımak isteriz. Kendinizden bahseder misiniz?

Teşekkür ederim, sağolun. Ben Özcan Tanaydın 1958 Ankara doğumluyum. 1979 Ankara Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi mezunuyum. Yaklaşık 40 senedir bu işlerin içindeyiz. Yapı denetim şirketinde 2005 yılından beri görev alıyorum.

 

2.Türkiye Finans Merkezi projesinde yapı denetimde görev alıyorsunuz, bu projede yapı denetim olarak neler yapıyorsunuz? Görev ve sorumluluklarınız nelerdir kısaca bahseder misiniz?

Yapı denetim şirketinin görevi Türkiye’deki yapılmış inşaat projelerinin birebir şekilde uygulama sahasında projeye uygun olarak imalatının gerçekleştirilmesini kontrol etmektir. Daha önce 1999 depreminden önce bu işler genellikle belediyelerin elindeydi. Belediyelerin maalesef yetersiz kadroları sebebiyle inşaatlar çok düzenli kontrol edilemiyordu. 1999 depreminden sonra 2000 yılında hükumetin aldığı kararlarla bu işlerde özel şirketler kurulmasını ve belediyelere yardımcı olunması kararı alındı. 2000-2001 yılından itibaren özel yapı denetim şirketleri bakanlıktan direkt izin belgesi alarak bu şekilde yapı denetimlerin kontrolüne başladı. Ben de bu şekilde 2005 yılında emekli olduktan sonra bu şirketlerde görev almaya başladım.

Yapı denetim şirketinin görevi bakanlıktan ve belediyenin onayından geçmiş projeleri birebir şekilde sahada projeleri uygulatmaktır. Bununla ilgili olarak arsanın tesliminden binanın bitiminden sonraki 10 yıl içerisine kadar sorumlulukları vardır. Sahada bizzat görev alarak yaptığımız işler arasında kalıpların düzenli kontrol edilmesi, birebir temelden itibaren sahaya uygulanması, demir donatıların projesine uygun çapta yapılmasını denetlemek. Daha sonra bunun beton dökümüne izin vererek, beton dökümü sırasında betondan numuneler alarak, betonun sınıflarına ve slumpına uygun olarak dökülmesini sağlamak. Bakanlık ve standartlar ile belirlenmiş numune alım şartları var. Bu şartlara uygun olmayanları kabul etmiyoruz.

3.Yapı denetim olarak beton dayanımı, kalitesi, beton sınıfı incelemelerin sonuçlarını nerelerden alıyorsunuz?

Betonların sınıflandırılması ve dayanımlarının nasıl olduğunu öğrenmek için bakanlık tarafında laboratuvarlar ile anlaşmalı çalışıyoruz. Beton laboratuvarlarından herhangi birisiyle karşılıklı olarak bir anlaşma yapıyoruz. O beton laboratuvarının verdiği sonuçlar ile dayanımlarını ölçüyoruz. Numune alımı yaparken öncelikle dikkat ettiğimiz husus, statik projelerde yer alan beton sınıfıyla aynı olmasını sağlamaktayız. Daha sonra dökülen m3 miktarlarına göre alınan numune sayısı var. Özellikle yüksek sınıflı betonlarda yeni çıkarılan son kanunlarla C50 ve üstü sınıflarda 2 kat numune alınıyor.

4.Baktığımızda karot alımı da yapıyorsunuz. İnşaatlarda karot alımının nedenleri ve amaçları nelerdir?

Bir inşaatta dökülen betonun sınıfı gerekli özeni göstererek alınan numuneler sonucu 28 günlük dayanımlar istenilen standart değerleri sağlamıyorsa o zaman karot alımına geçiyoruz. Özel makinelerle sertleşmiş betondan ortalama 40 günden sonra almak üzere karot alımı yapıyoruz. Genellikle karot alımları yuvarlak, dairesel, silindir şeklindedir. Bunların ölçüleri 1-1 veya 1-2 çapta olabiliyor. Bu karotlar alındıktan sonra üzerinde işaretlemeleri yapılıp laboratuvar gider. 2 veya 3 gün kür havuzunda kalır. Daha sonra başlıkları yapılır. Başlıklarda kükürtlü veya epoksi başlık dediğimiz 2 çeşit kullanılıyor. Daha iyi bir sonuç verdiği için şu an en geçerli başlık epoksi başlık. Daha sonra kırımlarına geçilir. Karotların dayanım sınıflarıyla ilgili yine bir listemiz var.

5.Karot alımı taşıyıcı sistemden alınma zorunluluğu olduğu zaman ne gibi etkiler meydana getirmektedir?

Eğer zorunlu bir halde taşıyıcı sistemden alınması gerekiyor ise perdeler dışında özellikle kolonlardan almamız gerekiyor ise içindeki demiri kesmeden almak öncelikle birinci husustur. Demir kesilerek alınan karot son çıkan kanunlara göre yasaklandı. Ama demiri kesmek zorundaysanız, o zaman iç kısma doğru giderek karot alacaksanız ki kesilen demiri bertaraf edeceksiniz daha sonra tekrar kesip o aldığınız karot numunesinden çıkarmanız gerekiyor. İçinde olursa doğru bir sonuç vermeyebilir. Kolonlardan alınmış karot delikleri statik hesaplarda hesaplanmış bir şey değildir. Bu yüzden kolonu zayıflatacaktır. Eğer mecbur değilsek mümkün olduğu kadar kolondan almamamız gerekiyor bunun için. Ama mecbur isek o zayıflığı gidermek için kendiliğinden genleşen bir çimento sınıfı var. Bu çimento sınıfıyla o deliklerin kapatılması kanunen zorunludur.

6.Taze betondan numune alındığında beton sınıfına göre 28 günlük dayanım ölçütünde düşük gelmesi ve karot sonuçlarının da düşük gelmesi sonucunda yapı denetim olarak olumsuz sonuçları ortadan kaldırmak için neler yapıyorsunuz?

Taze betondan aldığımız 28 günlük sonuçlar düşük çıktı, daha sonra 40 günden sonra bir karot alma yöntemine gittik, karot sonuçlarımız da düşük çıktı. O zaman yapılacak şey son düzenlemelerle birlikte bakanlık tarafından 2. karot alımını kendiniz veya yüklenici firma veya taşeron firmalar keyfi olarak alamazlar. Bakanlığın izni olmadan 2. karot numunesi kesinlikle alınamıyor. Bakanlığa müracaat edilecek ve 2. defa aynı yerlerden karot alımı yapılacak. 2.karot numunesinin de düşük çıkması durumunda ise üniversitelerden dayanımla ilgili yeni hesaplamalar yapılmasını ve bir raporla bunun bize bildirilmesini istiyoruz. O rapor sonuçlarına göre hareket ediliyor. Genelde bu hesaplamalara göre sağlam çıkıyor. Çünkü çok farklı hesaplama türleri de var. Biz bunları inşaatın ilk yapım aşamasında göz ardı edebiliyoruz. Gözenek sayıları, ortamın sıcaklığı, yapılan işçilik hataları gibi durumları da üniversiteler göz önüne alıyorlar ve daha iyi sonuçlar çıkabiliyor. Burdan iyi sonuçlar çıkmadığı takdirde o yapılan ünitelerin yıkılması gerekiyor.

7.Yüksek yapılarda beton ve çelik olarak hangi noktalara dikkat edilmesi gerekir? Ayrıca dilatasyon kullanılma nedenlerinden de kısaca bahseder misiniz?

Öncelikle dilatasyondan bahsedelim. Dilatasyon, depremdeki sallanma etkisi, zemindeki çökmelerin etkisiyle zemine oturan çok büyük kütlesel bir beton yığınının tercih edilmemesinden kaynaklanıyor. Türkiye’deki standartlara göre de yaklaşık 40 metre ( toprak altında kalan özellikle temellerde ) çapında daha uzun daha  büyük bir kütlesel beton dökümüne izin verilmiyor. Daha büyük bir kütlesel bir bina oturumu yapılacaksa o zaman arada dilatasyon yapılıyor. Dilatasyonlar, statik hesaplamalara göre 5 cm ile 15 cm arasında değişebiliyor. Biz büyük binalarda genellikle 15 cm’lik bir dilatasyon uyguluyoruz. Tabi bunun çevreye nasıl etkisi oluyor derseniz. Dilatasyon binaların her birinin oturumu farklı olduğu için bir yerde birbirini koruma amaçlı yapılan bir işlemdir. Türkiye Finans Merkezi projesinde çoğu binada uygulanıyor. Yüksek yapılarda dikkat etmemiz gereken unsurlara gelecek olursak özellikle projelerin birebir uygulanmış olması çok önemli.

Farklı bir şeyler ortaya çıkıyorsa statik ofisten görüş alınarak tekrar hesap kitaplar yapılarak bazı küçük değişikliklere de müsaade ediliyor. Bunlar tabi ki tadilat projelerinde gösterilmek üzere müsaade edilip ona göre imalatları yapılıyor. Bunlar belediyeye verilecek ilk tadilat projelerinde gösterilmek zorunda. Yüksek binalarda hep üst sınıf betonlar tercih edilmekte. Ama C50’yi kullanan bile var. Ama C50 üstü sınıflarda mukavemetle ilgili. Statik hesaplarda üst sınıf beton kullandığınız takdirde demir donatı miktarı biraz düşük çıkar. Dolayısıyla sizi kolon ve kirişlerde ustaların daha kolay hareket etmesini sağlar. Donatının size biraz daha düşük miktarlarda çıkmasını sağlayabilir. Eğer düşük sınıf beton kullanırsanız o da aksine daha yüksek miktarda demir donatı kullanmanıza sebep olur. Bu da işçilik açısından daha ayrı bir maliyet getirmektedir. Türkiye’de kullanılan çelik sınıfı S420 çeliğidir.

8.İnşaat mühendisliği veya mimar arkadaşlarımıza bu yeni dönemde ne gibi tavsiyeleriniz olabilir?

İlk başta öncelikle statik hesaplamaları çok iyi öğrenmeniz lazım. Mimar arkadaşların çok farklı çok değişik bir bina yapmak istiyorum diye de helezonvari bir bina yapımına girmemelerini öneririm. Çünkü biz 1. dereceden deprem ülkesiyiz. Bu tür binaları her ne kadar kuvvetli hesaplarla yapsak da neticede insan canını etkileyecek şeyler bunlar. Bence düzgün, doğru, kuvvetli binalar yapalım.

 

Eğer yazımızı beğendiyseniz ve sektörün saygın isimleriyle daha fazla ropörtaj görmek istiyorsanız sitemiz alt başlıklarından “Ropörtajlar” alt başlığına göz atabilirsiniz.

 

 

 

 

 

BİR CEVAP BIRAK

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen isminizi buraya giriniz