Peyzaj nedir? Peyzaj sadece bildiğimizi sandığımız malzemelerden mi oluşur? Peki, peyzaj mimarlığı nedir? Dünyadaki peyzaj mimarlığı ile ülkemizdeki peyzaj mimarlığı arasındaki algı farkları nelerdir? Mekânlarımızı tasarlarken önceliğimiz, mimari alanımız mı yoksa peyzaj alanlarımız mı? Ya da bunları bir bütün gibi düşünmek mi gerekir?
Bitkiler hayatımızın her safhasında varlar ve olmalılar. Dünyamızda binden fazla bitki türü bulunmaktadır. Peki, bunları tasarladığımız mekânlarda ne kadar kullanabiliyoruz veya özelliklerini ne kadar biliyoruz?
Peyzaj mimarlığı, içinde birçok doğal ve yapay malzemeyi barındırır. Tasarladığımız mekânlarda konseptimize uygun doğru malzemeyi seçmeliyiz. Doğanın tam ortasında tasarlanacak bir mekânda, yapay bir malzeme kullanmak doğru mudur; ya da mekânımızı yapay bir alanda doğal malzemelerle tasarlamak mı doğru olur?
Peter Walker, ilerlemiş yaşına rağmen hala mesleğine devam etmektedir ve bugüne dek birçok yerli ve uluslararası ödüllere layık görülmüş bir peyzaj mimarıdır. “Daha az müdahale ile bir şeyin üç dört işe yaramasını sağlıyoruz” sözüyle minimalist düşünce tarzını belli ediyor.
11 Eylül Anıtı
Amerika’da 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra tahrip olan alana bir anıt yapılması kararı alınıyor ve Peter Walker bu alanın peyzaj mimarı olarak işe elini atıyor.
“Burası hiçbir şey ve bir şey. Sanatsal ve mimari özelliğini çok önemsiyorum. Burada önemli olan şey anma, korku ve insanların aktif kullanması. Şu soruyu sormak gerekiyor. Ne kadar süre burası anıt olarak kalacak? Ve kendime insanların toplandığı, çocukların büyüyüp gelmeye devam ettiği sürece diyorum.”
Alanımızda tam da ikiz kulelerin olduğu yerde, iki farklı zemin boşluğu oluşturularak, yapının izleri hala devam ettiriliyor… Zemin boşlunun içinde su ögesini kullanarak hem insanlara görsel algı oluşturuluyor hem de olayın etkisi kavratılmaya çalışılıyor. Boşluğun çevresine ölen insanların isimleri yazılmakla birlikte gece aydınlatmaları ile algılanabilirliği güçlendiriliyor. Yapıya ait kalıntılar ise orta alandaki müzede sergileniyor. Alan sadece bir anıt özelliği taşımaktansa çevresine yürüyüş parkurları ve doğal ağaçlandırma yapılarak bir meydan algısı da oluşturuyor. Mimarımız çevredeki gökdelenlerden de alanın net algılanması için ağaçları bodur seçmiş olmalı.
Tasarladığımız mekânları sadece pozitif mekân olarak mı ele alırız? Negatif mekânların tasarımımıza ne gibi katkıları olabilir? Bir anıt sadece durağan özellikte mi olmalı veya ne gibi kinetik özellikler eklenebilir?
Jewel Singapur Airport
Sırada bir havaalanı projesinin sosyal etkileşim alanı var: Jewel Singapur Airport. Peyzaj alanı sadece yapının çevresinde mi oluşur, yapının başka hangi öğeleriyle de bütünleşebilir?
Havaalanları ülkelerin giriş algısı taşıyan mekânlarıdır. Sahip olduğu kültürün, bitki örtülerinin ve doğasının izlerini içinde barındırmalıdır. Bu alan her ne kadar ütopik bir proje gibi dursa da şu an yapım aşamasında olan bir proje. Yapının alışveriş merkezleri yapı çevresinde, botanik bahçesi ve dünyanın en büyük yapay su şelalesi de orta alanda olacak şekilde tasarlanmış. Yapının içinde Singapur’a ait birçok yerel bitki türü kullanılmış yine Singapur’a ait birçok kelebek türüyle bütünleştirilmiş.
Daha önce de söylediğimiz gibi yapay bir alana böylesine doğal malzemeleri, bitkileri ve canlıları kullanmak sizde nasıl bir etki bırakıyor?
Central Park
Hadi biraz Dünya’yı gezelim ve Dünya’daki büyük ölçekteki peyzaj projelerine bakalım. Adresimiz tabii ki İstanbul’un nerdeyse üçte birini karşılayacak büyüklükteki Central Park projesi.
Alanımız 3.5 milyon metrekareden oluşuyor. Sizce böyle bir alan, nasıl oluyor da çevresindeki o kadar yapılaşmaya rağmen yeşil, temiz ve sınırlı olarak kalabiliyor? Ben size söyleyeyim çünkü Central Park 150 yaşında. Peki, bu ne demek? İçinde en az 200 yıllık bir hedef barındırıyor demek.
Yıllar önce biz de büyük şehirlerimizde böyle peyzaj alanları belirleseydik ve kanunen hiçbir yapılaşmaya izin verilmeyecek deseydik nasıl bir ülkemiz olurdu? İnsanların nefes alacakları mekânlardan ziyade belki de doğru yoğunluktaki yapılaşmayla insan yığılmasının da önüne geçmiş olacaktık. En azından şimdi geleceğe yönelik hedeflerimizi belirleyelim ki gelecek kuşaklarımız rahat yaşasın.
Bazı peyzaj düzenlemeleri ülkelerin gelişmişlik düzeyini gösterebilir. Mesela ülkemizde neden yaya yolu ve araç yolu arasında kot farkı veya dubalar var? Sadece zemin malzeme farkı bunun için gayet yeterli bir sınır değil midir?
“Peter Walker ve Peyzaj Mimarlığı” isimli denememde size olabildiğince sorular sordum ve bazılarının cevabını kendimce yorumlarken bazılarının cevabını da sizlere bıraktım. Umarım sizi düşündürebilmiş ve bazılarına da sesimizi duyurabilmişimdir. Teşekkür ederim.
Semih Çömlek
Katılımcılara buluşmadan önce sunulan kaynaklar:
http://www.arkitera.com/galeri/detay/151537/21/Proje/4267
http://ozhanozturk.com/2018/07/22/9-11-memorial-museum-eylul-11/
https://www.straitstimes.com/singapore/changis-jewel-shaping-up-well-for-sparkling-start-in-2019
Kent planlamasında peyzaj mimarlarının yeri ve önemi. Yahya Bulut, Ömer Atabeyoğlu.
Peyzaj Mimarlığı Antropometri İlişkisi: İstanbul Örneği Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi
Katılımcılar:
- Diler Zeynep Esenkal (Yardımcı Moderatör)
- Gülendam Ulusoy
- İbrahim Ergin
- Buğra Kaplan
- Berna Dere
- Batuhan Akar
- Furkan Yaşar Gümüş
- Oğuzhan Şahbaz
- Melek Gizem Çataroğlu
- M. Yusuf Mavuş
- Gülcan Arıcı
- Chatitze Kalentzi
- Mehmet Karadeniz
- Ece Deniz
- İ. Kaan Ülker
- Büşra Toker