PAYLAŞ

Günümüzde yapıların yapımında gerekli olan statik dayanım ve mimari konstrüksiyonun yanı sıra kullanıcının “henüz farkına varmadığı” güvenlik ve konforu açısından önemli yer tutan bir diğer gereklilik de yalıtımdır. Su, yapıyı ve yapının kullanıcısının sağlığını en fazla etkileyen faktörlerden biridir. Su denilince akla hep akan su ya da yağmur damlaları gelmektedir fakat su, yer altı suları veya su buharı(nem) gibi görünmeyen biçimde de yapıya ulaşabilir. Suyun sadece sıvı, gaz olarak da değil katı olarak da düşünülmesi gerekmektedir. Su, fiziki kurallar çerçevesinde donduğu zaman hacim genişlemesi yapar. Örnek olarak buzdolabının dondurucu kısmına atılan içi tam dolu su şişesi donduğu zaman patlayacaktır. Aynı şey beton yüzeyinde de gözlemlenebilir. Betonun yüzeyinde kısmen gözle görünemeyen boşluklara suyun girmesiyle beraber don olayı yaşandığı zaman suyun hacimsel genişlemesi betonda korozyona neden olur. Bu olay zamanla betonda bırakılan pas payını da geçerek çelik donatıya ulaşma durumunda donatılarımızın paslanmasına ve mukavemetsel kaybına neden olmaktadır. Yukarıda da bahsettiğim henüz farkına varılmayan güvenlik de aslında budur. Kullanıcı evinin sağlam olduğunu, dışarıdan bakıldığında güven veren kolonların aslında zemin temel bağlantılarında gerekli yalıtımların yapılmadığını bilemez. Bu gereklilik yapılmadığı zaman üst yapımızın ne kadar güvenli olduğunun da bir anlamı yoktur çünkü deprem anında en büyük deprem yükünü zemin karşılar.

Suyun yapı elemanlarına verdiği zarar ne kadar çok olsa da yapı konforuna verdiği zarar da göz ardı edilemez. Diyelim ki binamızın duvarları örüldü ve binamız bitti, bundan sonra yapılacak ilk işimiz yalıtımdır. Yalıtım sadece binanın sıvayla kaplanması değil ısı, ses ve doğal olaylardan (yağmur, aşırı sıcaklık, don) binamızı koruyacak yalıtım sistemleridir. Su ile yüzeysel temas eden malzemenin kılcal boşluklarına suyun kapiler basınç etkisi ile hareket etmesi, malzemenin bozulmasına yol açar. Havanın rutubeti, yağışlar, yapı malzemesinin kendi bünyesine ait rutubeti su etkilerinin başında gelmektedir. İnşaat çalışmalarında örülen istinat duvarları genelde mantolama yapılmaz birkaç senelik gözlem dahilinde (3-10 sene) beton duvarın yüzeyinin kabardığı, bölgesel dökülmelerinin olduğu gözlemlenir. Binamız da aynı şekilde korozyona uğraması hem kullanıcının konforunu hem de ekonomisini etkilemektedir. Ekonominin bir başka boyutu ise yapılan yalıtımın kullanıcının aylık giderlerinde %50’lere kadar düşüş sağlamasıdır. Sonuç olarak gerekli yalıtımın yapılmadığı binalarda su ve nemin yapı elamanlarına ve yapı konforuna etkilerini sıralarsak;

    • Suyun pas payını korozyona uğratarak donatılara ulaşması sonucu paslanmalar

       

      • Yapı elemanlarının bünyesinde suyun donarak hacim genleşmesi sonucu parçalanma ve kopmalar,
      • Betonarme yapılarda iskelet görevi gören korozyona uğramış donatıların mukavemet kayıpları ve paslanmaların beraberinde binaların statiksel dayanımını yitirmesi.
      • Su ve nemden kaynaklı olarak yapı malzemelerinde erime, şişme, kabarma, bölgesel dökülmeler,
      • Küf ve bakteri oluşumu ile insan sağlığının olumsuzetkilenmesi gibi olaylar gözlemlenmiştir.

      Suyun pas payını korozyona uğratarak donatılara ulaşması sonucu paslanmalar
    Bölgesel dökülmeler ve kabarmalar

    Tuğtekin ÖZALLI

          Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği

BİR CEVAP BIRAK

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen isminizi buraya giriniz