PAYLAŞ
dikey şehirleşme
Ülkemizin ve tüm dünyanın, bugününün ve yarının en büyük sorunlarından biri olan hızlı nüfus artışına çözüm yollarından biri de dikey şehirleşme. Peki kentlerimizi yukarı doğru inşa etmek kısa ve uzun vadede ne kadar etkili bir çözüm?

Günümüzün kentlerinin 2050(iki bin elli) yılına kadar dünya nüfusunun %75(yetmiş beş)’inden fazlasına ev sahipliği yapması bekleniyor. Büyük şehirlerde beklenen bu devasa nüfus artışının beraberinde yeni iş ve yaşam yerlerine duyulan ihtiyacı hızla artıracağı düşünülüyor. Bu yüzden de günümüzün ve geleceğin mega kentlerinin yaratıcı, topluma uyum sağlayabilecek ve sürdürülebilir çözümlerle bu şehirleşmeyi desteklemeleri gerekmektedir.

Uygulanabilecek Yöntemler

Bu nüfus artışı karşısında yatırımcılar ve belediyelerin bu yerleşim ihtiyacını karşılamak için uygulayabilecekleri çeşitli yöntemler var. Bunlardan biri şehri yatay olarak genişletmek ve bunun beraberinde çoğu zaman verimli tarım alanlarını veya oksijen kaynaklarımız olan ormanlık ve yeşillik alanları daraltmak. Bu da uzun vadede biyolojik çeşitliliğin azalması, şehrin üzerinde sera etkisinin artması ve genel sıcaklık yükselmesi gibi birçok soruna yol açabiliyor. İkinci bir yol ana kente bağlantılı olarak kurulan ve onun yükünü azaltmak için çevresinde oluşturulan uydu kentlerin kurulması olabilir. Ancak bu uydu kentleri ana şehirlere bağlayacak olan toplu taşıma araçları ve transit yollar, biz fosil yakıtları ulaşımda kullanmaya devam ettikçe, karbon salınımını azaltmamıza yardımcı olmayacaktır.

Dikey Şehirleşme

Bu iki seçeneğin, günümüzde uygulanan ve görünüşe göre gelecekte de uygulanma ihtimali artan üçüncü bir seçenek ise dikey şehirleşme. Şehir içindeki alan kullanımını optimize eden ve diğer iki seçenekle karşılaştırıldığında maddi olarak daha uygun olan dikey şehirleşme artık belediyeler ve yatırımcılar tarafından daha çok tercih edilmeye başlandı. Son yıllarda şehir plancıları ve mimarlar bu eğilimle değişik yaratıcı, aynı zamanda şehirlerin yeşil alanlarını koruyan popüler ihtiyaçlara cevap veren projeler tasarlamaya başladılar. Bu da görsel olarak bazı şehirlerde yeni yeni meydana gelmeye başlayan uzun bina fenomenlerini yaratıyor. Kentler yoğunlaşmaya ve ortalama yükseklik artmaya devam ettikçe bu yüksek binalar, kent dokularının şekillenmesinde büyük rol oynamayı vaat ediyor. Fakat bu yükseliş beraberinde henüz çözümlenememiş birtakım sorunları da getiriyor.

Uzun binaların sürdürülebilir bir şehirleşmeye çare olabilmesi için etkili ve hızlı bir şekilde var olan şehirlerin çevreye duyarlı hale getirilmesi gerekli. Örneğin; şehirlerin enerji sistemlerini yenilenebilir sistemlerle değiştirmesi, kapalı döngü su ayarlama sistemlerin kullanılması, şehir çapında sürdürülebilir drenajların uygulanması, lokal üretim zincirleri oluşturarak karbon ayak izini azaltmaya çalışmak, atıkları geri dönüşümde kullanarak azaltmaya çalışmak vb. Tabi ki bunlarla beraber fiziksel tasarımlarla ilgili sorunlar da mevcut: toplu taşıma alt yapısının yetersiz kalması ve bireysel ulaşımın beraberinde getirdiği yüksek enerji tüketimi ve karbon salınımı, yeni uzun binaların yapılırken yeşil standartlara uyulmaması ve çevre ekosisteminin göz önüne alınarak çevrenin kültürel ve sosyal dokusuna uyumlu olmaması. Bununla beraber gökdelenlerin insanları yabancılaştıran, kirletilmiş ve iletişimi kısıtlanmış ortamlarda çalışmaya ve yaşamaya zorladığı ve insanları toplu yaşama geleneksel kasaba kültüründen uzaklaştırdığı düşünülmekte. Bundan dolayı, şehirlerin yeniden yapılandırılmasında çok boyutlu planlamalar gerekli.

Council on Tall Buildings and Urban Habitat tüm binaların uygulaması ve adapte olması gereken birkaç prensip belirlemiş:
  • Binanın mekanın fiziksel karakterlerine uygun olması,
  • Mekanın çevresel karaktere uyması,
  • Mekanın kültürel karaktere uyması,
  • Toplumsal, açık ve eğlence mekanları sunması,
  • Şehir planlamalarının fiziksel, dolaşımsal ve programlı yollarla birbirlerine bağlanması,

Bu konseptleri gerçeğe taşımak pratikte zor olmamalı ancak tasarım mantalitesinin değişmesi ve yatırımcıların para odaklı karalarını ikinci plana atmaları gerekli. Bunun için yeni teknolojilere veya mühendislik harikalarına ihtiyacımız yok. Sadece tasarım ve inşaat yöntemlerini yeniden gözden geçiren mühendis ve mimarlara ihtiyacımız var.

                                                                  Cenk Alp Sezgin

                                                                           Civil News

BİR CEVAP BIRAK

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen isminizi buraya giriniz