PAYLAŞ

Sağda, solda; makalelerde, dergilerde gördüğümüz ya da televizyonda açık oturum programlarında kulağımıza sıkça çalınan kavramlardır sürdürülebilirlik ve yeşil binalar … Dergimizin bu kısmında sürdürülebilirliğin tam olarak ne olduğunu anlamak, alanlarına ve şirketlerin uygulamalarına hızlı bir bakış atmak ve kafamızdaki sorulara cevap bulmak istedik.

Sürdürülebilirliğin Tanımı

Öncelikle sürdürülebilirliğin basitçe nasıl tanımlandığıyla başlayalım. Sürdürülebilirlik birkaç farklı alanda ele alınıyor. Kelime anlamıyla; daimi olma yeteneği olarak tanımlanabilir. Sürdürülebilirliğin sağlanması demek; dünyanın insan yaşamına ev sahipliği yapmaya devam etmesi demektir. Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun 1987 yılında yaptığı tanım ise şöyle: “İnsanlık, gelecek kuşakların gereksinimlerine cevap verme yeteneğini tehlikeye atmadan, günlük ihtiyaçlarını temin ederek, kalkınmayı sürdürülebilir kılma yeteneğine sahiptir.” şeklindedir. Modern sürdürülebilirlik girişimi hem yeni binaların yapımını hem de mevcut binaların iyileştirilmesini kapsayan bir yaklaşımdır. Sürdürülebilir tasarım olarak da bilinen bu yaklaşımın amacı, binaların yaşam döngüsü ile tasarım uygulamaları arasında sinerji oluşturmaktır.

İnşaat ve Sürdürülebilirlik

İnşaat sektörü açısından sürdürülebilirlik ve yeşil binalar; çevre dostu, daha az enerji tüketen, daha az CO2 salınımı yapan ya da daha az atık üreten binaların tasarımı ve inşasıdır. Son dönemde inşaat sektöründe yeşil binalar, sürdürülebilir projelerin simgeleri haline gelmiştir. Yeşil binalar, planlama ve yaşam döngüsü boyunca topluma ve çevreye duyarlı bir şekilde kaynaklarını verimli kullanan yapılar olarak tanımlanabilir. Yeşil bina uygulamaları ilk aşamada %2 oranında daha yüksek maliyet oluştursa da binanın yaşam süresi boyunca bu giderin 10 katı kazanç sağlamaktadır. Yeşil binalar, yerleşim ve inşa tasarım verimliliği, enerji verimliliği, su verimliliği, malzeme verimliliği, iç mekan, çevresel kalite geliştirilmesi, operasyon ve bakım onarım optimizasyonu, atık ve toksik azaltımı gibi temel ilkelere göre değerlendirilmelidir.

Enerji Verimliliği

Binaların enerji verimliliği; güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, su enerjisi veya biyokütle yolu ile yerinde yenilenebilir enerji üretimi binaların çevresel etkisini önemli ölçüde azaltmaktadır. Isı ve su yalıtımı, amacına uygun cam, doğrama ile doğru ısıtma, soğutma sistemlerinin seçilmesi, verimli cihazlar, pompalar kullanılması enerji verimliliğini etkileyen unsurlardandır. Tasarımcılar, pencere ve duvarları güney ve doğuya konumlandırıp, tente, veranda ve ağaçlar yerleştirerek yaz aylarında pencere ve çatı için gölge oluştururken, kışın güneş kazancını maksimuma çıkarmalıdır.

Su Tasarrufu

Yeşil binaların bir diğer amacı da, su ayakizini azaltmak ve su kalitesini korumaktır. Yapılar, atık suları toplamalı ve arıtarak tekrar kullanmalıdır. Örneğin, binalarda tuvalet sifonlarındaki suyun iki yönlü pompalanması sağlanabilir. Düşük litre ile yıkama yapabilen tuvaletlerin kullanılması, çok az su kullanan ya da su kullanmayan pisuarların seçilmesi, küvet yerine duş teknelerinin tercih edilmesi, düşük akımlı armatür kullanılması su tasarrufu sağlayan teknolojiler arasındadır.

Kullanılan Malzemeler

Binalarda kullanılan inşaat malzemelerinin sürdürülebilir özellikte olması yeşil bina olma yolunda çok önemli bir adımdır. Kullanılan malzemelerin, kullanıcı ve işçi sağlığını tehlikeye atmayacak şekilde seçilmesi gerekmektedir. Malzemelerin alındığı kuruluşlar, üretimde hammaddenin elde edilmesinden doğaya dönmesine kadar uzanan yaşam döngüsü boyunca %100 şeffaf bir çalışma yaptıklarını, çevresel performansını nicel verilerle beyan ettiklerini belgelemelidirler. Nakliyat esnasında harcanan yakıtı en aza indirmek, varsa yerel malzemeleri kullanmak, atık miktarını en aza indirmek gibi etkenlerin hepsi yeşil bina standartlarında bulunmaktadır. Ayrıca, binalarda uygun hava sirkülasyonları ve iklimlendirme sistemleri bulunmalıdır.

Yeşil Bina Sertifikaları

Dünya’da birçok yeşil bina sertifika sistemi bulunmaktadır. Bunlardan başlıcaları 1990’da ortaya çıkan BREEAM, 1998’de çıkan LEED, 1998’de ülkelerin bir araya gelmesi ile oluşturulmuş IISBE, 2003’te BREEAM’den uyarlanan GREENSTAR, 2004’te Japonya’da ortaya çıkan CASBEE ve 2009’da Almanya’da ortaya çıkan DGNB’dir. Bu değerlendirme sistemleri binaları yeni inşaat ve renovasyon, binada yaşayanlar için iç tasarım, mahalle gelişimi, sürdürülebilir araziler, su kullanımında etkinlik, enerji ve atmosfer, malzeme ve kaynaklar, iç hava kalitesi, inovasyon ve tasarım gibi pek çok farklı kriterde değerlendirerek puan sistemine dayalı bir sertifika vermektedir.

Hazırlayan: Hümeyra Cengiz – Şevval Göç

BUYAP – CIVIL NEWS 2016

 

Sürdürülebilirlik konusunda daha fazla bilgi sahibi olup farklı bakış açılarını görmek için sitemiz yazarlarından Merve Dinçer’in yazdığı “Binalarda Sürdürülebilirlik” başlıklı yazısını da okumanızı tavsiye ederiz. Aynı zamanda yine BUYAP Civil News dergisinde çıkan “Sürdürülebilir Dikey Şehirleşmeye Doğru” başlıklı yazıyı da okuyabilirsiniz.

BİR CEVAP BIRAK

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen isminizi buraya giriniz