PAYLAŞ

Varoluşumuzun en başından beri yaşanan her bir gelişme, sanki sonsuza kadar sürecekmiş ve daha büyüğü gelmeyecekmiş sanrısı yarattı insanoğlunda. Elbette bu daha çok tüketici tarafta olan bizler yani toplum için geçerliydi. Oysa arka planda hep daha yeni ve yoğun teknoloji/bilim üreten bir canlı mekanizmanın varlığını çoğu zaman yadsıdık. Her ne kadar son on yılda yaşanan gerek teknolojik gerek toplumsal değişimler bu sanrıyı temelsiz bıraksa da çoğumuzun görüşü, “Daha da ne olabilir ki?” sorusunu cevapsız bırakan yöndeydi.

Bugün tüketen taraftan, biraz daha dikkatli baktığımızda gördüklerimiz ve bilgi sahibi olduğumuz konular, geçmişe kıyasla daha homojen dağılmış durumda. Mesela Endüstri 4.0 kavramı hemen herkesin dilinde. İşin mutfağında olanı da ucundan kıyısından teknolojiden anlayanı da biliyor. İlla adına Endüstri 4.0 demese bile, Endüstri 4.0’ın hayatına ve hayatımıza neler getirdiğinden haberdar. Fakat gelin görün ki bilgi ne kadar homojen dağılsa da başta bahsettiğim sanrı hala devam ediyor. Endüstri 4.0’ın herhangi bir çıktısı öyle bir tanıtılıyor ki bazen, “Hah tamam işte bu alanda gelinebilecek son nokta bu!” diyorsun. Ee, bu 4.0’ın bir de 5.0’ı yok mu? Olmaz mı? Gartner’ın Hype Cycle’ına göre, her türlü yeni kavram yahut teknolojik gelişmenin bir olgunlaşma grafiği var. Endüstri 4.0 kavramının birbirinden farklı formları da bugün en parlak zamanlarını yaşıyor. Endüstri 4.0’ın inovatif düşünce sistemi, hayatımızda o kadar merkez bir konumda yer bulmuş durumda ki üretimden, satış ve pazarlamaya hatta toplum yapısına kadar her konun bu kavram çerçevesinde şekillendiğini görmek mümkün.

Endüstri 4.0’ın zirve yaptığı hatta yavaş yavaş Endüstri 5.0 çağının temellerinin atıldığı şu zamanlarda, avantajların yanında birçok endişe de beraberinde geliyor.

Bu endişelerin çoğu toplumsal, hatta özellikli olarak istihdam üzerine diyebiliriz. Endüstrinin ve algoritmaların giderek otomatikleşmesi ile özellikle mavi yaka ve düşük katma değerli beyaz yakaların işsiz kalma riski sürekli tartışılıyor. Dolayısıyla, insan emeği ve etmeninin her geçen sene biraz daha ihtiyaç dışı kalması istihdam sorunu konusunda haklı bir neden diyebiliriz.

Evet; Endüstri 4.0, ağır ve tehlikeli işleri kolaylaştırarak medeniyeti, sosyalleşmeyi, ekonomik kalkınmayı ve daha refah yaşamayı tetikliyor. Fakat adeta bir doğal seleksiyon gibi, değişime ayak uyduramayanları da ekosisteminden çıkarıyor ve aynı zamanda insan faktörünü de her alanda azaltıyor.

Ne ürettiğimizden çok nasıl ürettiğimizin değiştiği, mesleklerin evrimleştiği, aslında özünde alışkanlıklarımızın, dolayısıyla insanın ve toplumların değiştiği bu çağda, en az değinilen konu yine “insan”.

“Süper Akıllı” Bir Toplum

Toplum 5.0 ile her şeyden önce dördüncü sanayi devriminin Nesnelerin İnterneti (IoT), Big Data, yapay zeka, robot ve paylaşım ekonomisi gibi yeniliklerini hem farklı endüstrilere hem de sosyal hayata dahil ederek çeşitli sosyal zorlukları çözebilen bir toplum oluşturmak amaçlanıyor. Bu sayede geleceğin toplumu, yeni değer ve hizmetleri kesintisiz olarak geliştiren, insanların yaşamlarını daha uyumlu ve sürdürülebilir hale getiren bir toplum olabilir. Özetle Toplum 5.0, bir “süper akıllı” topluma işaret ediyor ve bu dönüşüme Endüstri 4.0 yani dijitalleşmenin sunduğu imkanlarla hazırlanıyor.

Bu ilişkiyi bir örnekle açıklamak gerekirse: Nesnelerin İnterneti ile toplanan Big Data, yapay zekâ tarafından yeni bir zekâ türüne dönüştürülerek toplumun her köşesine ulaştırılacak. Yani Toplum 5.0’ın ilerlemesi ve gelişmesi ile ürünlerin ve hizmetlerin; talep edenlere, ihtiyaç duyulduğu miktarda ve zamanda ulaştırılacak olması daha konforlu ve sürdürülebilir bir yaşam şeklini getirecek. Tıpkı Endüstri 4.0 gibi Toplum 5.0’ın da dünyamıza önemli değişimler getirmesi, hayatımızla iç içe olan pek çok konunun yeniden bu yeni kavram etrafında evrimleşmesi bekleniyor.

İlk İnsanın Doğuşundan Bugüne

Japon Ekonomik Organizasyonlar Federasyonu Keidanren’in hazırladığı yirmi altı sayfalık çalışma da Toplum 5.0 felsefesi ışığında gelişmesi beklenen ekonomi ve sosyoloji reformunu geniş kitlelere anlatmayı amaçlıyor. Söz konusu çalışma ilk insanın doğuşundan bugüne kadar olan süreci bölümlere ayırıyor ve günümüze kadar olan süreçte toplumları Avcı Toplum, Tarım Toplumu, Endüstriyel Toplum, Bilgi Toplumu ve sırada bizi beklemekte olan Akıllı Toplum (Toplum 5.0) olarak beşe ayırıyor.

Bugüne kadar en az konuşulan ama en kritik olduğunu hepimizin içten içe bildiği bir konu varsa önüne geçilemez bu dijital dönüşüme mikro düzeyde insanın, makro düzeyde toplumların nasıl hazırlanacağı konusuydu. İnsanoğlu tarafından üretilen, geliştirilen bu yapay teknolojinin yine insanoğlunu en derinden etkileyecek düzeyde güçlenmesinin bizler tarafından kabullenmesi süreci de bu hazırlık aşamasının önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Japonya da Toplum 5.0 felsefesi aşağıdaki gibi bazı hedeflerin uygulanmasını öne sürüyor:

-Yaşlanan dünya nüfusuna karşı çözümler geliştirmek
-Sanal dünya ile gerçek dünyanın beraber işler hale getirilmesi
-Nesnelerin İnternetinden toplumun çıkarları gözetilerek faydalanılması
-Çevre kirliliği ve doğal afetler için çözüm yolları üretilmesi

Öte yandan, bunun “dünya çapında” toplumsal bir dönüşüm olduğunu düşünürsek elbette belli başlı engellerle karşılaşacağını da söylemek gerek. Japonya Ekonomi Organizasyonu Keidanren, Toplum 5.0’ın geliştirilebilmesi için yıkılması gereken beş önemli bariyeri de şöyle tanımlıyor:

-Hukuk sistemindeki engeller
-Nesnelerin dijitalleşmesindeki bilimsel boşluklar
-Kalifiye personel eksikliği
-Sosyo-politik önyargılar
-Toplumsal direnç

Keidanren, bu bariyerlerin yıkılması ve Toplum 5.0’ın yoluna devam edebilmesi için toplumların iş birliği içinde olması gerektiğine vurgu yapıyor. Japonya; mobil sektörün desteklenmesinden, mesleki eğitimlere ve bu konuyla ilgili yeni bölümler eklenmesine kadar birçok alanda planlamalar yapmış ve bu bariyerleri aşma konusuna zemin hazırlamıştır.

Toplum 5.0; biraz daha toplumsal amaçlara sahip, çok daha hayatımızın içinden yenilikleri ve gelişmişlikleri beraberinde getirecek yeni bir kavram olacak. İnsanoğlunun; daha kolay, daha etkin ve sorunlara kendi içerisinde çözüm bulabilen bir yaşam için ürettiği oldukça karmaşık teknoloji akımlarından biri daha bizi beklemekte, hazır olun.

Gamze Gediz

İTÜ EMK Optimum Dergisi Şubat 2020

ituoptimum.com

PAYLAŞ
Önceki makaleSürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Yapılar
Sonraki makaleAkdeniz’den Gelen Doğal Yalıtım Malzemesi: Neptutherm
Türkiye’nin en aktif öğrenci topluluklarından biri olan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Endüstri Mühendisliği Kulübü (EMK)’ne bağlı olarak çalışmalarını devam ettiren Optimum Dergisi 1992 yılında İTÜ İşletme Fakültesi Maçka Kampüsü’nde kurulmuştur. Üniversitelerin her bölümünden öğrencilerin katılabildiği ve tamamıyla öğrenciler tarafından düzenlenen bir dergi topluluğudur. Dergimizin içeriğinin oluşturulmasından tasarımına kadar her aşamasını dergi ekibimiz tamamlamakta ve gerek İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) kapsamında gerek İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) dışında dağıtımını gerçekleştirmektedir. Dergi topluluğumuz her sayıda geliştirdiği zengin içeriklerle Optimum Dergisi’nin yenilikçi anlayışını korumakta ve dergiyi canlı tutmaktadır. Ekibimiz, her yıl yayınladığı tüm sayılarda kariyerden kültür-sanata akademik ve sosyal konulara dokunmakta, güncel içerik oluşturmayı amaç edinmektedir.

BİR CEVAP BIRAK

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen isminizi buraya giriniz