Proje aşamasında çıkan bir yangın, bütün projenin tekrarlanmasına sebebiyet verebileceği gibi, projedeki zaman kaybı, yapılanın bozulmasından dolayı oluşan para kaybı gibi birçok olumsuzluğa, projenin iptaline ve hatta şirketin iflasına yol açabilir. Bu yazımızda yapısal yangın olgusunu mercek altına alıyoruz.
Yangın Mühendisliği
Yangın mühendisliği, temelleri her ne kadar çıkan bir yangının ilk defa beşeri olarak söndürülmesi başarıldığında atılmış olsa da mühendisliğin resmi olarak ilk adımlarının, Roma’yı yakmasıyla tanınan imparator Neron tarafından atıldığı düşünülmektedir. Rivayete göre Neron, bütün ülkeyi yakacak bir yangın çıkarmasının ardından söndürme çalışmalarına yardım etmiş, yangının son bulmasıyla beraber birkaç mühendisle beraber yangını engelleme ve söndürme üzerine çalışmalar yaparak yangın mühendisliği disiplinini oluşturmuştur.
Yangın mühendisliği, eğitimi lisans düzeyinde yurtdışında ve yurtiçinde birçok üniversitede alınabilen bir disiplin olduğu gibi daha spesifik eğitim görmek isteyen öğrenciler için Structural & Fire Safety Engineering (Yapısal Yangından Korunma Mühendisliği) gibi yüksek lisans bölümleri de mevcuttur.
Günümüzde yangın mühendisleri, genel olarak inşaat şirketlerinin danışman olarak tuttuğu şirketlerde çalışırlar ve projelerin sürdürülme aşamasında yahut bitiminde çıkabilecek olası yangınların sebeplerini yok etmek ve sonuçlarını minimuma indirmek üzerine çalışmalar yaparlar. Proje aşamasında çıkan bir yangın, bütün projenin tekrarlanmasına sebebiyet verebileceği gibi, projedeki zaman kaybı, yapılanın bozulmasından dolayı oluşan para kaybı gibi birçok olumsuzluğa, projenin iptaline ve hatta şirketin iflasına yol açabilir.
Bu tarz yangınların çıkış sebeplerinden birkaçı şunlardır;
-Oldukça yanıcı olan inşaat malzemelerinin gevşekçe bağlanması ve birikmesi,
-Elektrik kablolarında yetersiz yalıtım ve aşırı yükleme;
-Çalışma alanındaki dikkatsizlik
-Yangın söndürme sistemlerinin henüz tamamlanmamış olmasının verdiği emniyetsizlik.
Yangının çıkışındaki sebepler bir bütün olarak verilebilirken, yangının sebep olacağı tahribatı önlemenin iki farklı yolu vardır: çıkan yangını söndürmek veya yangının çıkmasını engellemek. Otel odalarına yerleştirilen yangın alarmları ve sulama sistemleri, okul ve dershanelerdeki yangın merdivenleri veya her işletmede bulunması zorunlu kılınan yangın söndürme tüpleri yangının verdiği zararları azaltmak üzerine alınan önlemlerdir. Yangın mühendisleri malzeme, kimya, inşaat mühendisleriyle ve mimarlarla çalışarak hem yangın anındaki tahribatı azaltmaya çalışırlar hem de yangının çıkmasını engellerler.

2001 yılında İkiz Kuleler’e çarpan uçağın çıkardığı yangın sebebiyle bina çöktü ve yapısal yangın mühendisliğine verilmesi gereken önemin farkına varıldı. Avrupa Birliği’ndeki ülkeler bina yönetmeliğini, yapılan binaların yangına karşı dayanıklı olup olmamasına göre düzenledi. Ancak Türkiye’de yapılan yüksek binalar aktif yangın önlemleri (yağmurlama, duman algılama sistemleri, yangın bölmeleri vb.) dışında yangına karşı dayanıklı yapılmıyor ve yönetmelik halen aktif yangın önlemleriyle sınırlı.
Türkiye’deki Önlemler
Türkiye’de yangınla ilgili önlemler uzun zamandır “Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmelik”e bağlı bir şekilde alınıyor. Fakat söz konusu yönetmelik daha çok mimarlara yönelik düzenlenmiş olmasıyla dikkat çekiyor. İçeriğinin büyük bir kısmı Avrupa’dan ve Amerika’dan alınmış olan yönetmeliğin bazı kısımlarının aşırı güvenli bazı kısımlarınınsa fazla yetersiz olduğu görülüyor. Çoğu maddesi günümüze uyarlanmamış, bazı kısımları 30 senelik çalışmalar içeren bu yönetmeliğin güncellenmesi ve yeterli hale getirilmesi büyük önem arz ediyor.
Yapısal yangın güvenliği konusunda önemli çalışmalara imza atmış Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Serdar Selamet, yüksek binalarda çıkan yangınların söndürülmesinin daha uzun sürdüğünü, tahliyenin daha zor gerçekleştiğini ve yangının bu sürede çok fazla maddi ve hayati sıkıntılara yol açabileceğini vurguluyor ve Türkiye’de yapılan yüksek binaların tasarımlarının yangına karşı dayanıksız olduğunu özellikle belirtiyor.
Türkiye’nin konudaki yetersizliğini göz önünde bulundurarak yangına uzun süre dayanımlı beton-çelik kompozit bir taşıyıcı sistem geliştiren Dr. Serdar Selamet, öğrencileriyle beraber geliştirdiği tasarımı şu şekilde anlatıyor: “Bu projemiz çok katlı binaların yangına karşı tasarlanmasını amaçlıyor. Çelik üstüne dökme beton kompozit bir döşeme sistemi tasarladık. Ve yapılan testler sonucunda 120 dakika kadar standart yangın eğrisine maruz bırakılmasına rağmen çökmeyen bir döşeme yarattık. Malzeme olarak sektörde kullanılan beton ve çelik tiplerini kullandık ancak tasarımı farklı yaptık ve yangın dayanımını geometrik tasarım ile elde ettik.Bizim uyguladığımız tipte döşeme tipleri uygulanırsa 120 dakika ve üzeri dayanım sağlanabiliyor. Şu anda çalışma bitti, testler yapıldı, rapor yazıldı, TÜBİTAK’a sunuldu, bir patent başvurusu yapıldı ve o süreç devam ediyor. BOUNFIRE yapısal yangın araştırma grubumuz, Marie Curie 7. Çerçeve Avrupa Araştırma Fonu ve TÜBİTAK Başlangıç Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı tarafından destekleniyor.”
Alphan Ali Dilber
Civil News