PAYLAŞ

İdeal Kent Kavramı

”İdeal kent nasıl olmalıdır?” sorusu günümüze kadar süregelen ve binlerce yıllık tarihte çok çeşitli kesimler tarafından üstüne kafa yorulan ortak sorulardan birisidir. Bir ideal kent düzeni var mıdır ve hayata geçirilebilir mi? Nesiller boyu tarihin gördüğü en ünlü filozoflar ve sanatçılardan sıradan insanlara varana kadar herkesin kafasını kurcalayan bu soru birçok açıdan ele alınmaya müsaittir. Kimileri için bu, iklim coğrafya gibi fiziksel özellikler ile kendini gösterse de diğerleri için şehrin tarihi dokusu ve karakteriyle ilgili olabilmektedir. Akıllara en başta Paris, Venedik, Barselona gibi tarihe sahip ve oldukça iyi korunmuş kentlerin gelmesi muhtemeldir. İdeal bir kent sadece tarihi yönüyle mi öne çıkmalıdır? Yoksa tarihi dokusuyla bugünün ve geleceğin ihtiyaçlarına da cevap verebilecek çağdaş bir dokuya mı sahip olmalıdır?

Bu kavram Platon için devlet ve demokrasiyle beraber kendini gösterirken; Rönesans dönemi sanatçılarında ise fiziksel özellikler öne planda olmuştur. Buna en güzel örneklerden birisi de elbette Barselona şehridir. Şehrin yukarıdan çekilmiş fotoğraflarında görebileceğiniz üzere şehirdeki düzenli planlama, yapılaşma o dönemin şartlarına göre insanı oldukça şaşırtmaktadır.

Sanayi Devrimiyle beraber yoğun bir şehirleşme yaşayan kent, duvarlarla çevirili dar bir alanla kısıtlıydı. Bundan dolayı sağlık ve barınma şartları fazlasıyla kötü durumdaydı. Oldukça radikal ve tartışmalı bir karar ile duvarların yıkılması ve şehrin genişletilip revize edilmesi görevi Katalan mühendis Ildefons Cerdà’ya verilmiştir. Cerdà bloklar şeklindeki bu tasarımı yaparken bireylerin ihtiyacı olan yaşam alanını ve havayı düşünerek her blok ortasına merkezi bahçeler tasarlamıştır. Henüz otomobilin bile olmadığı bir dönemde yaptığı bu sekizgen blok tasarımıyla trafiği bile düşünen bu model döneminin oldukça ilerisindeydi.

Sürdürülebilirlik

Peki bu şekilde süregelen ideal kent olgusu ve yapılaşma daha ne kadar böyle devam edebilir? 3 Nisan 2019 tarihinde Birleşmiş Milletler’de yapılan “Sürdürülebilir Yüzen Şehirler” başlıklı toplantıda Oceanix City ismiyle bir konsept tasarımı sunuldu. Yapılan araştırmada Dünya üzerindeki metropollerin %90’ının deniz suyunun yükselmesi tehdidi ile 2050 yılına kadar büyük ölçüde etkileneceği öngörülmüştür. Buna bağlı olarak milyonlarca insanın kıyılardaki yerleşim yerlerinden ayrılması gerekecek ve toplumsal birçok problem oluşacağı sonucuna varılmıştır. Bu sorunları çözmek ve sürdürülebilir bir şehirleşme mantığıyla üretilen bu tasarım oldukça ilgi çekici detaylara sahip.

BM Genel Sekreter Yardımcısı Amina Mohammed’in ise yaptığı şu açıklama bu konuda ümitlerimizi yeşertmektedir: “Her gün yüzen şehirler gibi sıra dışı ve yenilikçi konular hakkında konuşmuyoruz. Bu konudaki düşüncemizi nasıl ilerlettiğimiz ve daha sürdürülebilir bir gelecek için gözlerimizi potansiyel çözümlere açtığımızı öğrenmekten mutluluk duyuyorum.”

Oceanix City nedir?

MIT Okyanus Mühendisliği Merkezi, BIG-Bjarke Ingels Group ortaklığıyla geliştirilen ve sürdürülebilir bir ekosistem dostu şehir konseptiyle karşımıza çıkmakta. 10.000 kişilik öngörülen şehir zaman içinde büyümek ve dönüşmek üzere tasarlanmış. 300 kişilik kendi içinde sürdürülebilir topluluklar temel alınan yapıda ağırlık merkezi sorunu da düşünülmüştür. Mahalledeki tüm yapılar ağırlık merkezini yüzeye yakın oluşturmak ve rüzgar yüküne karşı koyabilmek için 7 katın altında tasarlanmış. Yapı malzemesi olarak çelik yerine bambu kullanımının planlanması karbon ayak izinin azaltılması anlamında oldukça fayda sağlamaktadır.

Şehrin planı altı mahalleyi korunan bir orta liman etrafında toplayarak, 12 hektarlık daha büyük mahalleler oluşturarak vatandaşları bunların etrafında toplanıp dolaşmaya teşvik etmektedir. Deniz seviyesinin altındaki Biorock yüzen resifleri, deniz yosunu, midye ve istiridye tarımı suyu temizleyecek ve ekosistem yenilenmesini hızlandıracak şekilde planlanmış.

Oceanix City, UN-Habitat (Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı) Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda gelişmeyi kendine misyon edinmiş bir plandır. Şirketin sitesinde projeden bahsederken yaptıkları açıklama ise projenin ne denli istekli ve idealist bir şekilde hazırlandığını bizlere göstermekte. “Akıllıca inşa ediyoruz, ama en önemlisi, gezegeni ve onun üzerindeki her yaşam formunu önemseyen ve gelişen bir insan topluluğu oluşturuyoruz.”

 

Kaynakça

BIG-Bjarke Ingels Group

Oceanix

UN-Habitat SDG

xxi.com.tr

BİR CEVAP BIRAK

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen isminizi buraya giriniz